Sağlıklı ve güzel görünmek için pürüzsüz ve lekesiz bir cilde sahip olmayı hepimiz isteriz. Bazı lekeler doğuştan itibaren mevcuttur. Bazıları doğum lekelerini uğur işareti kabul eder ve rahatsız olmazlar bazıları bu lekelerden rahatsız olup kurtulmak isterler. Yüzümüzde ki benler ve çilleri seven insanlar olduğu gibi bir o kadar da kurtulmak isteyen bu yüzden doktora başvuran insan vardır. Yaşımız ilerledikçe cildimizde daha önce var olmayan bazı lekelenmeler oluşabilir. Bu lekelenmeler dış görünüş açısından önemlidir ve hayatımızı etkileyerek psikolojik sorunlara sebep olabilmektedir.
- Cildimizde ki lekelerin hangileri zamanla geçer?
- Hangileri önemsiz?
- Hangileri sağlık açısından önemli ve tedavi edilmesi gerekir?
- Tedavi yöntemleri ve başarı oranı nedir?
İnsan derisi farklı hücre çeşitlerinden oluşmuş komplex dinamik bir organdır. Deriye rengini veren melanindir. Deride melanositler melazonomları üretir, melanozomlar tirozini deriye rengini veren melanine çevirir. Melanosit sayısı cinsiyet ve ırka göre farklılık gözetmez. Deri tonları açısından tip I en açık tip VI en koyu arasında sınıflandırılan deri tipleri arasında melanosit sayısı açısından farklılık yoktur, sadece genetik olarak belirlenmiş melanin sentez miktarında ve melaninin keratinositlerdeki dağılımında farklılıklar vardır. melanin sentezini etkileyen iki faktör; UV güneş ışını ve hormonlardır. Bu uyarılar sonucunda deride lekelenme dediğimiz hiperpigmentasyon olur. Melanin pigmentinin ciltte birikimi ile leklenmelr oluşur. Hormonal değişiklikler, güneş ışınlarına uzun süre maruz kalma, gebelik, genetik yapı, kimyasallar ve hormonal tabletler leke oluşumuna neden olurlar.
Son yıllarda gelişen teknoloji lekelenmelerin tedavisinde önemli avantajlar sağlamaktadır. Lekelenme tedavilerinde çeşitli kremler lazer ve kimyasal soyma ( peeling) ile % 90 ‘a varan başarılı sonuçlar elde edilmektedir. En başta lekelenmelerin oluşumunu engellemek veya leke tedavisi sonrasında tekrarlamaları önlemek amacıyla UV ışınlarından güneş koruyucular ile koruma sağlanmalıdır. Özellikle güneşe karşı hassas ve açık tenli kişilerin yaz aylarında güneşlenmemeleri solaryuma girmemeleri en az 50 koruma faktörlü güneş koruyucuları kullanmaları gerekmektedir.
Çiller; özellikle kış aylarında solar yazın artış gösterir. Çillerin tedavisinde en etkin yöntemler kimyasal peeling ve lazer tedavileridir. Sadece çillerde değil lekelerin tedavisinde etkin sonuç lekelerin büyüklüğü ve bulunduğu yere göre derinliğine göre sonuçlar değişmektedir. Bazılarında lekelerin rengi soldurulur bazılarında tamamen yok edilebilir. Doğum kontrol hapları kullanımı sonucunda veya gebelikte döneminde oluşan lekeler en sık yüz bölgesinde gebelik maskesi denen koyu kahverengi lekelerdir. Sıklıkla esmer tenlilerde görülür. Bu lekelenmelerin tedavisinde daha çok lazer tedavisi ile sonuç alınabilmektedir. Lekelenmelerin lazer ile tedavisi bazen tek seansta başarı sağlanabildiği gibi bazen birkaç seans uygulama ile başarı sağlanabilmektedir. Lazer ile doğumsal lekelerde güneşe bağlı oluşan lekelenmelerde gebelikte oluşan lekelenmelerde çillerde akne lekelerinde yaşlanmaya bağlı lekelenmelerde uygulanabilmektedir. Özellikle doğumsal olan lekeler dışında %90 sonuç alınmakla birlikte doğumsal lekelerde %70 yanıt alınmaktadır. Cilt lekelenmelerinin azaltılmasında maskeler ve kremler kullanılmaktadır. Alfa arbutin içeren maskeler özellikle lekelenme tedavisinde kullanılmamaktadır. Alfa arbutin; ayı üzümü kızılcık yaban mersini özünden elde edilmektedir. Alfa arbutin özellikle tirozin ve dopanın enzimatik oksidasyonun engelleyerek epidermal melanin üretimini engeller. Diğer leke giderici hidrokinondur. Altın standart olarak uzun yıllardır kullanılmaktadır.tedaviye yanıt 6 ayı bulabilir 1 yıla kadar devam eder.Diğer bir ajan kojik asittir pirinçten elde edilmektedir..melanin üretimini geciktirip melaninin parçalayark leke tedavsinde kullanılmaktadir. Isoproylcatechol, özellikle gebeliğe bağlı oluşan lekelenmelerin tedavisinde % 70’e varan sonuçlar sağlar.yüksek oranda melanosititoksiktir.N acetyl 4s cysteaminylphenol; tirozin aktivitesini inhibe ederek etkilir. Azeleik asit anormal melanositlerin çoğalmasını engeller tirozinazı inhibe edici etksi vardır.%15-20 glikolik asitle kombinasyonu etkilidir.
Bunların dışında meyan kökü ekstresi gentisik asit flavonoid thiotik asit soya fasulyesi ekstresi henüz deneysel çalışma aşamasında olan diğer ajanlardır.
Kimyasal peeling; lekelenme tedavisinde oldukça sık kullandığımız yöntemdir. Etkisi melaninin uzaklaştırılmasına dayanır. TCA triklorasetik asit ile yüzeyel peeling veya yüksek konsantrasyonlarda etkin olarak tedavide başarı sağlamaktadır. Diğer yaygın olarak kullandığımız peeling ajanı alfa hidroksi asitlerdir.epidermal tip lekelenmelerde iyi yanıt sağlar.yan etkisi TCA oranla daha azdır.
Lekelenmelerin tedavisinde kullanılan diğer yöntemler
Krioterapi nitrojen ile dondurma yöntemidir yan etkisi açısından tercih edilmezler. Dermabrazyon; yan etkisi açısından oldukça etki olmasından dolayı keloid miliya kaşıntı sonrasında oluşan lekelenmeler nedeniyle standart tedavi yaklaşımı değildir alternatif tedavi olarak tercih edilmektedir.
Lazerler; selektif fototermoliz teorisine dayanılarak lekelenmelerin tedavisinde kullanılır.Çeşitli tedavilerin başarısız olduğu durumlarda tercih edilir.Tedavide kullanılan erbium yag q switched ruby argon ve pulsed CO2 lazerlerdir.Özellikle melazmada en başarılı olan fraksiyonel lazerlerdir.
Sonuç olarak; geniş spektrumlu 50 koruma faktörlü güneş koruyucular kullanılmak şartı ile ilk basamak tercih hidrokinon tretinoin retinoik asit flusinolon asetonid kombinasyonalrı ikili veya üçlü olarak kullanılmaktadır ikinci basamakta yanıt alınmazsa peeling dermabrazyon lazer eklenmelidir.
Erken tedaviye başlanılması ile lekelerden kurtulmanın daha kolay ve başarılı olacağı unutulmamalıdır.
Tedavilerin başarısı kişiden kişiye değişmekle birlikte lekenin derinliği tedaviye yanıtı etkilemektedir.
En önemlisi güneşten korunmayı hatta kışın karlı havalarda dahi korunmayı ihmal etmemek oluşabilecek lekelenmeleri önlemede en etkili yoldur.
Uzm. Dr. Şenay Sarıtaş